Nur Şakirti Mustafa YAVUZ
  Dini Sohbetler
 

 

DİNİ SOHBETLER


TEVHİD (LÂ İLAHE İLLALLAH) NEDİR ?

Allah'ı birlemek ve Allah'ın dışında İlah lık ya da Rabb'lik arzeden tüm otorite,kurum,din,gelenek, şahıs, fikir ve alışkanlıkları reddetmek ve terketmektir. Tüm güç ve değerlerin Allah'a hasredilmesi, her şeyin Allah'tan beklenmesi ve bütünüyle ilahi olana bir yöneliştir. Yine tevhid, tüm siyasi,içtimai ve ilmi görüşlerin de birleştirilerek ilahi bir eksende ifade edilmesidir.Allah'ın birliğine, hükümlerine hiçbir benzer, denk, eş ve ortak koşmaksızın katıksız olarak iman etmek. Allah'ı tek yaratıcı, rızık verici, terbiye edici, tedbir edici, emir ve hüküm koyucu, hesap sorucu ve karşılık verici olarak bilmek ve kabul etmek Kullukta Allah'tan başka hiçbir gücü, hiçbir şahsı, hiçbir kurum ve nesneyi pay sahibi kılmamaktır.İslam da en temel kaide Tevhid'dir.

"BİZ SENDEN EVVEL HİÇBİR PEYGAMBER GÖNDERMEDİK Kİ, ONA ŞÖYLE VAHYETMİŞ  OLMAYALIM :BENDEN  BASKA İLAH YOKTUR .ÖYLEYSE BANA İBADET EDİN" (Enbiya -25) 

Şirk, Allah'a inanmakla birlikte Uluhiyet (Allah'ın tek İlah oluşu, Allah'ın Tek Rabb oluşu) özelliklerinden her hangi birini Allah'a rağmen kullanmaktır. Bu Allah'a ait iradenin herhangi bir kimsede mevcud olduğuna inanmak şeklinde yada hayat nizamının tamamı nı yada bir kısmını Allah'ın dışında başka kişi,kurum,ideoloji,izm vs.. den almak şeklinde de olabilir. Bunların hepsi de şirk in çeşitlerindendir. Kur'an-ı Kerim bunların hepsine şirk demekte; şirkin, müşriklerin(şirk koşan) bu hususla ilgili sahnelerini gözler önüne sermektedir. Şirk sıfatını   bunlardan yanlız birine tahsis etmemekte, gerek dünyada ve gerekse ahiretteki cezaları bakımından müşriklerin çeşitleri arasında hiç bir fark gözetmemektedir.

"Unutma o günü ki- onları hep birden toplayacağız; sonra da, Allah'a ortak koşanlara: Nerede boş yere davasını güttüğünüz ortaklarınız? diyeceğiz. Sonra onların mazeretleri, "Rabbimiz Allah hakkı için biz ortak koşanlar olmadık!" demekten başka bir şey olmadı. Gör ki, kendi aleyhlerine nasıl yalan söylediler ve (tanrı diye) uydurdukları şeyler kendilerinden nasıl kaybolup gitti!" (Enâm 22-23-24)

"Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur" (Nisa- 48)

"Allah, çekişip duran birçok ortakların sahip olduğu bir adam (köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Hamd Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler" (Zümer-29)

Bütün yaşam normlarınızın kaynağı tek olan, ortak kabul etmeyen, Allah a dayanmalıdır. Bunun bir bölümü Allah'a bir bölümü başka bir hayat düzenine ait se biliniz ki, Tevhid üzre değil Şirk üzresinizdir.

"Dikkat et, hâlis(Katışıksız,saf)  din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez." (Zümer-3)

Ayrı ayrı mezheplere, tarikate , cemaate ,meşreblere sahip olsalarda müslümanım diyen her insanın bütün gün boyunca söyleyip durduğu bu sözler bu kadar aktüel ve popüler olmasna rağmen aynı derecede harekete geçirici ve ayağa kaldırıcı değildir. Bunun tek nedeni bu sözü (LÂ İLAHE İLLALLAH) ilk indiği günlerdeki tazeliği ile anlayamamış olduğumuzu söyleyebiliriz.

İlk  indiği günlerdeki tazelik nasıldı. Bir Ebu Zer... Gizlene saklana Mekke'ye geliyor. Resulullah (s.a.v)'ı buluyor ve bana İslam 'ı anlat müslüman olacağım diyor. Ona sadece bu kelime söyleniyor. İşte İslam bu demektir deniliyor. Müşriklere(şirk koşan, Allah'a ortaklık) hitaben bağırmaya başlıyor. "Dinleyin beni... Ben Gıffar kabilesinden Ebu Zer'im. Sizin ilahlarınızı reddediyorum. En büyük Allah'tır. Siz ve putlarınız bir hiçsiniz...." Üzerine çullanıyorlar. Ebu Zer, kanlar içinde komalık oluyur. Burda Ebu Zer'in yaptığından ziyade bu kelimeden anladığı ve ona sözü öğreten kişinin verdiği ruh önemlidir. Nasıl  bir söz ki kubul eden kişinin üzerindeki etkisi fırlayıp ayağa kalkarak şehrin meydanına koşmak oluyor. Zaptedilmez bir enerjiyle doluyor. İliklerine kadar devrim ateşiyle dopdolu hale geliyor. İşte 23 yılda dünyayı sarsan bir devrimin temelinde yatan ruh budur.

Bir çocuk, Ali... İlk duyduğunda bu sözü gidip babasına danışmak, onun iznini almak istiyor. Ancak sonradan düşünyor ki, müslüman olmak için izin almak gereksizdir. Nasıl bir sözdür ki, ilk kabullenen bir çocuktaki etkisi, korkarak endişeye kapılmak ve odasına çekilip kara kara düşünmek oluyor. Düşündüren, odalara kapattıran, ayağa kaldıran, haykırkan bir söz. Là ilahe illallah.

Bu durum onun zulme,haksızlığa, tuğyan'a(Azgın,taşkınlık yapan) karşı muhalefetçi, karşı koyucu, başkaldırıcı özelliğinden kaynaklanıyor. Bu söz insanlar tarafından kabullendiğinde daha ne hacc, ne zekat, ne örtünme emri, ne içki yasağı, ne ramazan hiç bir şey yoktu. İnsanlar sadece hayır demeye, başkaldırmaya çağrılıyordu.HAYIR dıyemeyen EVET diyemez.

Kelimedeki la ve illa sözleri başkaldırı ve boyun eğmenin ikisini de içermektedir. Müslüman lâ diyerek"başkaldıran insan" olurken illa diyerek te "evet Yanlız ca ve yanlızca Allah'a boyun eğen" insan olmaktadır. Böylece başkaldıyı kutsayan anarşizim ile boyun eğmeyi meslek haline getiren mazoşizm i de dışlamaktadır.

Bu kelime yani Kelime-i Tevhid (Lâ ilahe illallah) birleştirici teke indirici özelliğinden dolayıdır ki, çok kısa bir süre içerisinde bir topluluk başdöndürücü bir insanlık numunesi haline gelmiştir. Peygamber tümüyle ahlak olarak çökmüş, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen, zenginin zayıfı ezdiği, haklının hakkını değil almak arayamadığı aşiret ve kabilelerin birbirleriyle kıyasıya çekiştiği bir cahili toplumu sadece bu kelime etrafında birleştirmiştir. O ne bir ahlak öğreticisi, ne aşiret,kabile taassubu güden bir önder, ne sabahtan akşama kadar namaz kılıp tesbih çeken ruhani bir lider dir. O bütün insanlık tarihi boyunca da tekrarlanan bir sünnetullah'ın son tekrarlayıcısı oldu. Bundan sonra bunu tekrarlamak bize düşüyor. Bu gün bölük bölük fırkalara ayrılmış her kesin kendisine İSLAM dediği, gayrısını da tevil ettiğini  bu kelimeden başkası birleştirmeyecektir.

"İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah'ın indirdiği Kitab'a inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışılabilecek bir konu yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O'nadır.(ŞURA -15)

Duvar daki yada kolunuzdaki saatinize bakın. birçok parçadan oluşmuş saatin herhangi bir parçasının yerine dikiş makinasıdan söküp çıkardığınız bir parçayı saate taksanız da saat artık zaman ı gösterme işlevini yerine getirmeyecektir, dikişde dikmeyecektir. Allah'a inansanız da ,hayatınızın bir bölümü O'nun, bir kısmını O'nun rızası dışındakilerle sürdürüyorsanız biliniz ki; dikiş makinasından sükülüp parçası değiştirilmiş saat gibisinizdir. 

 

 

KÜFÜR

 

Örtmek veya şükrünü yerine getirmeyerek erişilen nimeti örtmek, nankörlük etmek. Bundan dolayı arapçada karanlığı ile her şeyi örttüğü için geceye kâfir (örten) denmiştir. Terim olarak küfür, imanın zıddı yani imansızlıktır. Başka bir deyişle Allah'ın varlığını ve birliğini, peygamberliği, Hz. Muhammed'in Allah katından getirdiği kesin olarak belli olan şeyleri inkâr etmektir. İslam dininde inanılması gereken şeylere inanmayan kimseye de gerçeği örttüğü için kâfir denir. Küfür için iman edilecek şeylerin tümüne inanmamak şart değildir. Bunlardan birine veya bir kısmına inanmamak da küfürdür.

Küfür kalben olduğu gibi söz ve davranışla da olabilir. Her hangi bir zorunluluk olmadığı halde diliyle insanı küfre götürecek bir söz söyleyen, inanılması gereken şeyleri küçümseyen onlarla alay eden yahut imanla bağdaşmayan işleri yapanlar da kâfir olur. Ancak ölüm tehdidi karşısında bulunan bir kimse gönlü imanla dolu olduğu halde canını kurtarmak için istemeyerek küfrü gerektiren bir söz söylerse dinden çıkmış olmaz (Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1960, c.1, s. 207-208; Asım Efendi Kamus Tercümesi, c.2, s. 662).

İslâm'ı terketmeye zorlananlar için tanınan ruhsat hakkında Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Allah'a imandan sonra, kalbi iman ile sabit ve mutmain iken küfre zorlananlar müstesna olmak üzere, kim ki Allah'ı tanımaz ve fakat göğsünü küfre açarsa, mutlaka onların üstüne Allah'tan bir gazap vardır. Onlar için çok büyük azap da vardır" (en-Nahl, 16/106). Bu âyetin iniş sebebi şudur: Mekke'de Kureyş müşrikleri, ashab-ı kiramdan Ammâr'ı, babası Yâsir'i ve annesi Sümeyye (r.anhüm)'ü İslâm'dan vazgeçirmeye zorluyorlardı. Onlar bunu kabul etmedikleri için, Sümeyye'yi iki deve arasına bağlayıp ayrı ayrı yönlere çekerek parçaladılar. Yâsir (r.a)'ı da çeşitli işkencelerle şehid ettiler. İşte İslâm'ın ilk şehidleri bunlardır. Ammâr, müşrikler tarafından kuyuya atıldı. Tam boğulacağı sırada onlara rıza göstermeye mecbur kaldı. Ve hayatını kurtardı. Birisi gelip, Hz. Peygamber'e Ammâr'ın dinden döndüğünü söyleyince, Rasûlüllah (s.a.s): "Hayır, Ammâr tepeden tırnağa imandır. İman onun etine ve kemiğine işlemiştir" diye buyurdu. Bu arada Ammâr, ağlıya ağlıya çıkageldi. Hz. Peygamber onun gözyaşlarını silerek: "Üzülme, yine seni zorlarlarsa dilinle onlara uymuş görün" buyurdu (İbn Kesir, Tefsîru'l-Kur'âni'l Azîm, İstanbul 1985, IV, 524 vd.; Elmalılı Hamdi Yazır, a.g.e., İstanbul 1936, IV, 3130, 3131).

İnsan yeryüzünde, yaratıcını tanımak, bilmek ve O'na kulluk etmek üzere yaratıldığı için, bu amaçtan uzaklaşarak, imandan mahrum olması ve küfür bataklığına düşmesi kendisi için bir şansızlıktır. Ölüm sırasında, kabir ve âhiret hayatında kendisi bakımından acı gerçeklerle karşılaşınca ikinci defa yeryüzüne çıkarılıp sınava tabi tutulmayı isteyecekse de, kendisine dünya yaşamı bir defaya mahsus olmak üzere verildiği için, bu isteği reddedilecektir (Ayrıntı için bk. "İman", "İnkâr" ve "Kâfir" maddeleri).






 
  Bugün 1 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol